Mehmet ile Bora'yı anneme bırakıp nikah için Beşiktaş Evlendirme Dairesi'ne gittik. Bizim her işimiz acele ve spontan olduğundan her ne kadar önceden hazırlanmaya çalışsak da yine bu nikaha da ucu ucuna yetiştik. Eşim ben saçlarımla uğraşırken başımda dikilerek beni hızlandıracağını sansa da aslında daha da elim ayağıma dolaştı ve makyajımı yapamadan arabaya atladık :( Araba zig zag yaparken ben de rimel sürmeye çalıştığımdan elbisemin orası burası lekelendi ve ben ağlama kıvamına geldim :( Mehmet arabayı bulduğu ilk marketin önüne park edip ıslak mendil alıp gelse de mendille silelim derken rimel lekesine bir de fondoten lekesi eklendi. Elbisemde küçük bir harita ama yüzümde hoş bir makyajla nikah dairesinin otoparkına girdik.Nikaha 15 dakika vardı ama otoparkın hiçbir katında yer yoktu :( Anahtarı verip koştura koştura asansörle salona çıktık. Nedense nikah salonunun kapısını özel korumalar tutuyordu ve parola ister gibi bizden evlenen arkadaşlarımızın isimlerini istediler!
Neyse salona girip Osman ve Pınar'ı bulup yerimize yeleştik.Önce gelin ve damat sonra nikah memuresi gelip o klasik konuşmayı yapmaya başladı yüzünde hafif bir tebessümle :) Derken konuşmanın ortasında arkadan koca bir çelenk girdi ve nikah masasının arkasına yerleştirildi. "Noluyor?" derken çelengin arkasından "Ben Bilmem Eşim Bilir" programının sunucusu, oyuncu İlker Ayrık çıktı! Alkışlar, ıslıklar, kahkahalar eşliğinde nikah memuresinin yerini İlker Ayrık aldı. Biz de gülme krizine girdik tabi! :) Bir de üstüne koca bir tepsi çiğköfte gelmesin mi? Hande'ye sordu: "Eşiniz bir seferde kaç çiğpköfte yiyebilir?" diye...(Ben de bir yandan "Çiğköfteleri bana gönderin!" diye bağırmadan edemedim tabi :) Hande kibarca "Üç" deyip, Oğuzhan'dan da onay alıp sonra sayıyı 5'e çıkardı. Neyse Oğuzhan hatır için bir çiğköfte yedi :)
Espiriler, komiklikler eşliğinde nikah kıyıldı ve bu şaka da unutulmazlar arasına girdi bizim için :)
Nikah sonrası Bora'yı annemden alıp kokteyl için Büyükçekmece'ye gittik.2 saatlik trafikli bir yolculuktan sonra kokteyl mekanına ulaştık. Hande'yi gelinlikle yakından görmek çok güzeldi :) Pınar ve ben gelin çiçeğiyle poz vermeden de edemedik :)
Bora'nın fotoğrafları babasının telefonunda olduğu için buraya şimdilik ekleyemiyorum ama benim şirin oğlum bu düğünde minik ve şirin bir kız bebeğin epeyce peşinden koşup sonunda şaap diye dudağından öptü! Özellikle kızın babası şaşırsın mı, gülsün mü bilemedi :) Bora'nın ellerini kollarını sallayıp, çığlıklarla "Gel, gel, geeel" diyerek kızın peşinden koşması öyle komikti ki :) Haa bir de ısrarla havuzda yüzmek istemesi, balon isteyip verdiğimiz tüm balonları elinden kaçırması, uçtuktan sonra "Uçaaaak" diye bağırması bizi epeyce güldürdü :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızı çok seviyorum :)