Çok yakınımızda bir park var (arabayla 10 dakika). Malum İstanbul'da mesafe kavramı çok farklı ;) Yazları çok kalabalık olduğu için uzun süredir gitmiyorduk ama kışın tadından yenmiyormuş! Sabahın o erken saatinde sadece spor yapmak için gelenler oluyor, sonra da çocuklarını parka getiren anne babalar...
Ben hayvanat bahçelerini hiç sevmem. Çocukken beni götürürlerdi çokça ama mutlu etmezdi hatırlıyorum. Hayvanların kafesler, parmaklıklar arkasında, küçücük alanlarda müzede sergilenen birer eşyalarmış gibi sergilenmesinden hoşlanmıyorum. Görmeye kalbim dayanmıyor... O nedenle çok çok büyük alanlarda korunarak yaşatılan hayvanları görmeye gidebiliyorum ancak. Ben çocukken İstanbul'da fil, zürafa, ayı , çeşit çeşit kuşlar, maymunlar gördüm ama Bora göremeyecek muhtemelen. Çünkü varsa bile götürmeyeceğiz. Eğer çok iyi bakılan ve gerçekten harika doğal bir ortamda yaşatıldıklarını bildiğim biryer olursa o başka... Ben Bora'yı Güney Afrika'ya götürmek istiyorum mesela bazı vahşi hayvanları yakından görmesi için. Şimdiden dilek defterine yazmak gerek ve para biriktirmeye başlamak ;)
x
Haftasonu geldiğinde hep birlikte erkenden kahvaltımızı yapıp hazırlanmaya başladığımızda Bora oyuncaklarını bırakıp çıkmak istemezse ona ördekleri hatırlatıyoruz. "Ördeklere gitcek mi anne, ördeklere gitcek miiiii?" diye ardı ardına soru soran Bora'yı giydirip çıkıyoruz. Ördeklere bayılıyor bizim minik ördek! :)
Bana özel poz verdiler :)
Dünyaya gözlerini açalı çok olmamış olan şu sevimli, miskin taya bayıldık!
Kaydıraktan kaydırağa koşturan Bora...
Eve dönmek istemeyen Bora...
Herkese sevgiler,
Derya