Gezenti Pamuğum'a selam ederek bana (Bora'nın Dünyası) borabebekblogspot.com'un yanı sıra eski blogum Hasır Şapka'ya devam etme konusunda verdiği ilham için teşekkür ediyor sanki çok çok geziyormuşuz gibi eskisi gibi yazmaya devam ediyorum. Eee bu arada kendisinden de şu merakla beklenen blogunu artık halka açmasını istiyoruz!
Geçen yıl mutlu & enerjik hamile bünyemin kah yan gelip yatarak kah dağ tepe aşarak yaptığı tatilden kısa notlarım. Tatile gidiyoruz derken uçuşumuz sırasında yaşadığımız o korkunç anları düşünmek bile istemezdim ama ister istemez hatırlıyor insan! Tatilin ilk iki günü gece uykularından sıçrayarak uyanmama sebep olan o anları harika geçen tatilimiz unutturdu neyse ki :)
Otele yerleşip soyunup dökünmemizin ardından zaman kaybetmeden etrafı keşfe çıkmış, ilk günden a la carte'lar için rezervasyonlarımızı yaptırmıştık :) Hamilelikten midir, oburluktan mıdır bilmem ama restaurantın birine gitsem aklım diğerinde kalıyordu, onu hatırlıyorum :) İlk günden yaptığımız bir diğer şey katılacağımız turları seçerek kaydolmak oldu. Malum rahatımıza pek düşkün olduğumuzdan ne otelde yan gelip yatmaktan, güneşin altında gevşemekten, ne de gezmeden vazgeçebiliriz biz. Burda non-stop dere tepe aşan, tehlikeli sporlar yapan sevgili dostlarımıza selam ediyorum! Onlar kendilerini biliyor :)
Fotoğraftan da görüldüğü üzere Antalya bizi hafif puslu ve esintili bir hava ile karşıladı. İlk gün denize girme hayalleri suya düştü! En azından hayallerimiz su görmüş oldu :P
Yine de ilk gün etrafı gezip, havuz başındaki çocukların arasında top peşinde koşturmaktan geri kalmadık.Akşama iyi bir yemeği hak etmemiz gerekiyordu Mehmet, Bora ve ben :)
Otelimiz Amara Wing Resort'un güleryüzlü çalışanlarından ve sıcak ortamından çok memnun kaldık.
Otelimiz Amara Wing Resort'un güleryüzlü çalışanlarından ve sıcak ortamından çok memnun kaldık.
Çıralı ve Olympos gezisine hiperaktif ve tok sesli rehberimiz ve yaşlı amca & teyzeler eşliğinde huşu içinde çıktık. Olsun yine de eğlendik :) Bakın, tüm hamile kadınları geride bırakarak uzun yollar aşarak çıktığım Yanartaş'ta siz alevleri pek göremeseniz de görmüş gibi yapıverin! Bu fotoğrafta "Ahh, off" demeden, 20 dakikada bir tuvalete gitmesi gerekmesine rağmen hayret gitmek istemeyen bir nevi zafer kazanmış olmanın mutluluğu ile 6 aylık hamile beni görüyorsunuz :)
Hadi kıyamıyorum, merak edenler için yakından çekilmiş bir alevli taş resmini de buraya ekliyorum! Yunan Mitolojisi'nde anlatılan Khimaira efsanesinin burada geçtiği söyleniyor. Yüzyıllardır sönmeyen ateşin altında mutlaka bir bilimsel gerçek (doğalgaz ve diğer etkenler) olsa da mitolojik efsanelere kulak vermek ve hayallere dalmak çok güzel!
"Khimaira 'yı da doğurdu Ekhidna,
söndürülmez ateşi üfleyen Khimaira 'yı,
korkunç ve büyük, hızlı ve güçlü,
bir yerine, üç kafalı Khimaira 'yı:
Biri azgın bakışlı aslan kafası,
öteki keçi, öteki yılan, ejderha kafası
Pegasos hakkından geldi bu Khimaira 'nın
koca yiğit Bellerophontes 'le birlikte."
Uzun Yanartaş yolculuğunun ardından mola ve öğle yemeğ için grupla birlikte Ulupınar'a alabalık yemeye gittik.Ulupınar deresine yerleştirilmiş masalar, muhteşem çınar ağaçları, mini mini ağaç evler karşıladı bizi.
Vee tabi aç olduğumuz için dünyanın en lezzetli balığı gibi gelen kiremitte alabalıklarımız...
Yemek yerken tanıştığımız, Mehmet'le ettikleri sohbetle bizi gülme krizine sokan ama şu an isimlerini hatırlayamadığım Trakya'lı amca ve teyze... Belki birgün burdan görürler bizi :)
Herkes giderken ben kalkmak istemedim. Hamilelik demek uyku demek! Yemek sonrası uyku bastırdı ama objektife gülümsemeyi ihmal etmedim yine de :)
Ve Olympos Antik Kenti...Sadece kapısı kalmış Tapınak...
İtiraf etmeliyim ki Olympos Antik Kenti'ni hiç böyle hayal etmemiştim.Tarihi kent öyle ilgisiz, öyle bakımsız kalmış ki bu gezi bana zevk vermek bir yana acı verdi.Tarihiyle övünmeyi pek seven ama tarihi anlatan somut eserlere sahip çıkamayan bir ülkenin bireyi olarak gerçekten çok üzüldüm.
Antik kent gezisinin ardından serinlemek ve güneşlenmek için Olympos sahiline doğru yol aldık. Olympos'ta deniz çok güzel ama çakıl ve taşlardan oluşmuş bir plajı var. O kadar terlemiştik ki hiç beklemeden serinlemek için denize girdik. Tabi her zamanki gibi hemen üşüdüğüm için benim girmemle çıkmam bir oldu.
Rehberimizin tavsiyesine kulak verip meşhur kavunda dondurmamızı yemek üzere Olympos ören yeri çıkışındaki çay bahçelerinden birine oturduk.Öyle sevdik ki kavunda dondurmayı tatil dönüşü bir süre bizim evde kavunda dondurma modası icat etmiştik :) Bir de aynı anda "Çekirdek,çekirdek!" diye tutturduğum için otele dönmeden önce Mehmet çantamıza çekirdek stoğu yapıp gece çekirdek aramaktan kurtulmuştu :)
Yorucu ve güzel gezimizin ardından duş alıp biraz odamızda dinlenmeye vaktimiz kalmıştı neyse ki...
Mutlu mutlu akşam yemeği saatini beklerken:
Mum ışında romantik yemek sonrası normalde tatlı sevmeyen ben bu tatlılardan da iştahla yedim tabi ki...
Sonra biraz eğlence, biraz heyecan,biraz sıkıcı animasyon gösterisi... Ee bizi kesmeyince uzaktan gelen müziğe kulak verip bir partiye kapılıp gittik. Durmadan gülümseyip el ele danseden Japon turistlerle bakışıp selamlaşarak bir güldük, bir eğlendik... Bora'yı içimde daha çok hissettiğim, onun pıt pıt hareketleriyle güne uyandığım son günlerin moda deyimiyle bir "babymoon" oldu bu tatil bana.
Son gece, baktık ki tam da Mehmet'in sevdiği cinsten disco müzikleri ile şaşalı, harika bir parti bizi bekliyordu.
Bakın tatil boyunca 1 haftada 2 kilo aldığım nasıl da belli oluyor! :) Ona rağmen içmeden müzikle sarhoş olup partide dans etmek için çabaladım durdum! Mehmet'in beni zorla odaya götürdüğünü hatırlıyorum :)
Son olarak bu tatilden Bora ve bana ait sevdiğim bir fotoğrafı da (Bora'nın en net göründüğü ve benim de fena görünmediğim:)) eklemeden geçemeyeceğim. Bakınız, Bora Bebek henüz anne karnında 6 aylıkken, dünyaya gelmeden dünyayı gezmeye başlamışken :
Onun yüzünü hayal etmeye çalıştığım, onu beslemek için bol bol yiyip içtiğim, huzurla uyuduğum, onun karnıma dokunuşlarıyla uyandığım çok hoş bir tatildi. Daha hoşları Bora'nın kucağımda oldukları olacaktı, biliyordum...
Deryacıyacıgım,blogumdakı guzel yorumların ıcın çok tsk edıyorum.bu blogda çok harıka görümüyor.Gezmeyi çok sevdıgını anladım,güzel yerler fotolamışsın.Buradan da takipteyım sevgıler.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Heden :) Beğenmene çok sevindim! Eşim benden daha çok seviyor gezmeyi ama pek vakit bulamıyoruz yoğun işlerden...
SilMerhaba Derya,bayıldım yazına.Gezdiğin yerleri yazmak için blog açman çok yaratıcı bir fikir gerçekten.Hamilelik sana çok yakışmış,ben 22 kilo almıştım:P Olympos'u hep merak ettim gidemedim henüz.Geçen sene Efes Antik Kent'e gittik.Orada bakım-onarım çalışmaları vardı.Eskiden o kadarı bile yoktu.Şimdi şimdi görüyorum etrafımda restorasyon çalışmalarını.Yiyecekler nefiss:)
YanıtlaSilMerhaba Tubanne :) Hoşgeldin! Çok teşekkür ederim, hamilelik bütün anne adaylarına yakışıyor kesinlikle...Efes Antik Kenti de merak ediyorum. Artık Ege ile birlikte de gezersiniz umarım. Paşa da görsün tarihi, doğal güzelliklerimizi :)
SilBu miskin pazar günü sayende mis gibi bir Olympos turu attık. Takipteyim, yeni geziler bekliyoruz, sevgiler:)
YanıtlaSilEsra hoşgeldin :) Çok teşekkür ediyorum! Sevgiler...
SilCanım kardeşim sizinle gezmiş kadar oldum.Nice güzel paylaşımlar dilerim öpüyorum...
SilDerya Abla'cığım, hoşgeldin :) Çok teşekkür ederim! Görüşmek üzere, ben de öptüm :)
Sil