Sayfalar

13 Ekim 2013 Pazar

Bora ile Cruise - Yunan Adaları Gezimiz

Yine sonbahar, kış geldi ve ben yine yaz gezimizi gecikmeli olarak yazıyorum. Kışa girerken yaz fotoğraflarıyla uğraşmak çok daha keyifli geliyor bana gerçi. Ve fotoğraflara bakarken Bora'nın iki ayda ne kadar da hızlı büyüdüğünü farkediyorum...

Eskiden beri bende bir Mykonos merakı vardı, dilek defteri yapıp Mykonos fotoğrafları bile yapıştırmıştım yılın başında :) Eskiden beri Yunan kültürünü Türk kültürüne benzerliği sebebiyle severim. Yunan adaları ise fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla mavi beyaz boyalı yassı şirin evleri, tertemiz renkli dar sokakları, eğlence anlayışı, meşhur plajları ve muhteşem denizin maviliği ile beni hep kendine çekerdi. Sonra bu aşkı Mehmet'e de bulaştırdım ve bu yıl Ağustos ayında cruise ile beş günlük bir Yunan Adaları gezisi planladık. "Önce bebek ile gemi yolculuğu nasıl olur, zorlanır mıyız?" diye bir süre düşünmüştük ama sonra Bora'nın gezerken ne kadar eğlendiğini ve uyumlu olduğunu bildiğimizden sorun olmaz dedik. İyi ki de gitmişiz...
Hayatımızın en güzel tatillerinden biri oldu.

(Havaalanında valizimizi uçağa vermemek için ağlayan Bora...)


Cruise'a olan talep o kadar fazlaymış ki epey önce almamıza rağmen İstanbul'dan kalkışlı tura yer bulamadık.  Çeşme kalkışlı bir tur daha olduğunu öğrenince hiç düşünmeden aldık. Çeşme'nin bizim için yeri başkadır hep... Yarım gün kadar da Çeşme'de gezecek olmak ekstra mutlu etti hatta :)
Gemi yolculuğu üçümüzü de çok heyecanlandırdı! Günler öncesinden kıpır kıpırdı içimiz... Biz öğretmememize rağmen Bora konuşmalarımızdan duyup "Gemiyee, gemiyeee!" demeyi öğrenmiş. Hiç ummadığımız bir anda söyleyip çok şaşırttı bizi :) 


Çeşme'ye ulaştığımızda limandan valizimizi (evet tek valiz ve iki sırt çantası, compact family ;) ) tur acentası yetkililerine teslim edip hooop Çeşme Marina'ya Kumrucu Şevki'ye kahvaltıya gittik. Ne de özlemişiz, doyamadık kumrularına, temiz havasına, manzarasına...

Ardından kıyıda, çarşıda biraz daha gezinip ve Bora'yı hayatında ilk kez denize sokmak üzere Çeşme plajına gittik. Sırt çantasında olduğunu sandığımız Bora'nın mayolarını bulamayınca önce üzüldük. Ama plajdaki bir teyzenin "Amaan kızım erkek çocuğu nasılsa, çırılçıplak sok denize!" demesiyle cesaretlenip soyduk bizimkini:) Aman ne sevdi, ne sevdi denizi...  

Gemiye biniş saati yaklaştığında uçar gibi gidip pasaport kontrolü için sıraya girdik. Bizimki sevimliliğiyle kuyrukta en arkadan hızla öne doğru ilerlememizi sağladı ve işteee gemiye biniş anı gelmişti! Güzel olacağını tahmin ediyorduk ama turun Türkiye'deki tatil ücretlerinden daha ekonomik olması sebebiyle geminin bu kadar güzel olduğunu ve bu kadar iyi hizmet alabileceğimizi hayal etmemiştik.

Geminin girişinde piyano ile hoş bir müzik eşliğinde servis edilen içecek ikramlarıyla karşıladılar bizi. Gemiye girerken üçümüzün de tek tek fotoğraflarını çektiler. (Limanlarda inip binerken güvenlik kontrolü amacıyla...) Bora'nın bebek arabasında yana kaymış haliyle çekilen fotoğrafı her limanda gemiye inip binerken gülme krizine soktu bizi :)

Ben en çok kamaramızı merak ediyordum. En büyük korkum küçük ve konforsuz olmasıydı. Odaya geldiğimizde nefesimi tuttum. Mehmet kapıyı açıp müjdeyi verdi! Odamız Antalya'daki 5 yıldızlı otel odalarından farksızdı. Bizim önceden söylememiş olmamıza rağmen fazladan Bora için tek kişilik ayrı bir yatak bile hazırlanmıştı. Bora'nın sevimli can yeleği de onun adında dolaba konmuştu :) Kamaranın penceresinden baktığımızda ise bir sürpriz daha; geminin en ucundaki odanın bizim olduğunu gördük! Pencere önündeki çıkıntı Bora için küçük bir yuva, oyun alanı gibi oldu :) Bu arada yolculuk yaparken uçsuz bucaksız denizi, yaklaştığımızda limanları, şehirleri uzaktan göre göre gitmek gibisi yok!


Kamaramıza hızlıca yerleştikten sonra anonsların yönlendirmesiyle can yeleklerimizi giyip acil durum tatbikatı için konferans salonuna gittik. Bizimki turuncu-lacivert şapkası, turuncu emziği ve sarı saçları ile turuncu can yeleğine hemen uyum sağladı :) Tatbikatta gemi kaptanı gelip karizmatik bir şekilde hepimizi selamladı :) Bora için çok farklı bir deneyim oldu bu tatbikat; herkesle birlikte dinledi, şaşırdı, güldü, alkışladı...


Tatbikattan sonra sıra gemiyi keşfetmeye gelmişti. Önce yemek için ana restauranta gittik. Bora kendince hızlı bir gün yaşıyordu, o nedenle yemek yemek istemedi, epeyce mızmızlandı :) Ben üzülmeye başlayınca, Mehmet Bora'yı alıp biraz gezdirdi, bizimki nerdeyse tamamı Endonezyalı olan restaurant görevlileriyle tanışmaya başladı. Bora Bey bütün garson abi ve ablalarıyla hemen samimi oluverdi :) İyi ki de oldu, tatilimizin sonuna kadar bana öyle yardımcı oldular ki...


Bora gemide kendine anneanneler, babanneler, abiler, ablalar edindi. Herkesle kendi kendine tanıştı iletişim kurdu. Kah el sallayarak, kah öpücük atarak, kah göz süzerek... :)  Aşağıdan da görebileceğiniz gibi koltukta tek başına uslu uslu oturan abileri bile elinden tutup dansa kaldırdı. Meydanı tek başına doldurup kendince çılgın danslar yaptı. (Arada biz de eşlik ettik ;) ) Müzik grubundakilerle tanışıp çeşitli müzik aletlerini ellerinden alıp denemeler yaptı ve tüm yolcuların maskotu oldu :)


Bu arada palyaço korkusu genetikmiş bunu anladım. Gemide akşam yemeklerinden sonra çocukları eğlendirmeye çalışan palyaço ne yaparsa yapsın Bora'nın yüzünü güldüremedi! Annesi gibi Bora da palyaçolardan pek hazzetmeyecek anladık! :)


Tatilimizin gemi kısmı keyifli başladı. İlk demir atacağımız limanımız Rodos'tu. Gemi yolculuğunu akşam yapıyor, sabahları yolcularını farklı bir limana uyandırıyordu. Rodos'u ve sabah göreceğimiz ilk manzarayı çok merak ediyorduk. Deniz üstündeki huzurlu ve değişik uykumuza daldık ve bir film sahnesinin içine giriyormuşuz hissi yaratan bir manzara ile güne uyandık.

Rodos'ta geçirdiğimiz günü ayrı bir postla anlatacağım.

Herkese sevgiler,

Derya

3 yorum:

  1. Çok güzel bir gezi olmuş,sürekli denizin üstünde bir gemiyle gittiğini bilmek beni biraz korkutsada,okuduğum kadarıyla çok eğlenmişsiniz.:) Adalar postunu merak ettim sevgiler:)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim canım:)Ne zamandır seni merak ediyordum geçen yıl daha çok görüşüyorduk sanki..Hatta genel bir post da yazdım bloggerlar nerede diye:):) Öpüyorum, sevgiler bizden de...

    YanıtlaSil
  3. ETS turdan memnun kalmışsınız, ben de bi deneyeyim, 2 kez cruise yaptım,Karayip adaları,İspanya,İtalya,Korsika...Şimdi sıra yunan adalarında...

    YanıtlaSil

Yorumlarınızı çok seviyorum :)