Sayfalar

3 Kasım 2012 Cumartesi

Sokak Simitçisi

Bu sabah Bora'nın doktor kontrolü vardı.Her zamanki gibi ilk randevuyu almıştık doktorumuz Sevil Hanım'dan. Günün geri kalanını doya doya kullanabilmek için... :) "Doya doya" dediğime bakmayın, doya doyadan kasıt işlerimizi yetiştirmek ve günü bölmemek. Bora erkenden uyandığı için kahvaltısını yapıp banyosunu yaptırdıktan sonra evden çıktık. En son iki ay önce görüşmüştük Sevil Hanım'la, güzel bir görüşmeydi :) Bu kez Bora'nın hafif burun akıntısı ve küçük öksürükleri yüzünden tedirgindik. Neyse ki şimdilik hafif bir nezle durumu olduğunu öğrendik, rahatladık... 2 aydır nerdeyse zorla yemek yiyen Bora bu 2 ayda sadece 450 gram almış!!! Anneler bunun ne demek olduğunu bilirler. Üzüldük ama doktorumuz bizi rahatlatmak ve Bora'nın kilosunun normal olduğunu bana kabul ettirmek için elinden geleni yaptı her zamanki sabrı ve olgunluğuyla... Şimdi yetişkin biri olan oğlunun çocukken kahvaltı ederkenki siyah beyaz fotoğrafını mı göstermedi, büyüme eğrileri mi göstermedi, neler neler...

Nedense bu muayenede Bora ağladı da ağladı...Sevgili tatlı oğlumda bir kablo-boru korkusu gibi birşey başladı sanırım :) Evde elektrik süpürgesini, saç kurutma makinesi veya blenderı görür görmez yaygarayı basan Bora bu kez de Sevil Hanım'ın steteskopunu görünce kendinden geçti. Babası bir yandan, ben bir yandan onu sakinleştirip muayenesini tamamlamak için çabaladık durduk!Meğer daha küçük bir bebekken muayeneler, aşılar ne rahat geçiyormuş. "Benim oğlum aşı olduğunda bile ağlamıyor!" diye gururlanıyordum yakın zamana kadar.

Sonlara doğru ortama alışan ve sanırım nihayet Sevil Hanım'ı tanıyan Boralika'm doktorunun kollarına atılıp Sevil Hanım'ın telefonuna şirin ve şaşkın pozlar verdi. 

Bora ve babası hastanede son işlemleri hallederken ben de ilaçlarını almak için karşıdaki eczaneye gittim. İlaçlar hazırlanırken etrafa baktığımda sabahın o saatinde Bakırköy'de çalışan, okuyan, hergün bu şirin ve kalabalık ilçeye gelip giden insanlara bir kez daha imrendim.Bakırköy'ü ve Bakırköy'ün sokak simitçilerini her zaman sevmişimdir.Neden mi? Sanırım ortaokulu burada okumuş olmam, henüz 6 yaşındayken ilk önlüğümü buradaki bir mağazadan almış olmam, çocukken tiyatroya, sinemaya, lisedeyken dersaneye Bakırköy'de gitmem; Mehmet'le Bakırköy'ün her taşında, köşe başında ayak izimizin olması...Vee tabi sonra Bora'yı beklediğimiz,onu ilk kez görüp kucağımıza aldığımız hastanemizin burda olması... Ha bir de Tarık Akan faktörü var, onu detaylandırmayayım ;)

Eczanede işim bittiğinde mis gibi çıtır simitler sanki kokularıyla beni kendilerine çağırdılar! Bora'dan önce yataktan kalkar kalkmaz kahvaltı etmezsem öleceğimi sanırdım.Anne olunca birkaç saat aç dolaşabilme yeteneği de kazandım! Ama en fazla birkaç saat ;) Aç olduğum zaman gözüm dönüyor! Carousel'in önünde şirin kırmızı simit arabasının başında gazete okuyan beyaz saçlı bir amcaya doğru ilerledim.Sanırım hayatımda gördüğüm en kibar simitçiydi kendisi.Gülümseyerek "Günaydın!" deyip siparişimi aldı.Ne simitlere ne de simitleri koyacağı kesekağıdına el sürmeden maşa ile simitlerimi hazırladı, özenle paketleyip poşete koydu. "Başka bir poşete daha koymamı ister misiniz Hanım Kızım?" dedi."Gerek yok, teşekkürler zahmet oldu." dedim."Hiç zahmet olur mu vazifemiz kızım. Sormak da vazifem, belki uzak biryere götüreceksindir simitleri." dedi. Teşekkür ettim, memnun oldum...Arkamdan tebessümle "Afiyetle yiyin kızım..." diyerek uğurladı beni. İstanbul'da hala kibar insanlar var, hala işini severek yapan esnaflar, sokak satıcıları var. Yaşamaktan mutluluk duyan ve bu mutluluğu etrafındaki insanlara da yaymayı bilen insanlar var...Bora ve Mehmet'le buluştuğumda heyecanla bu sokak simitçisini anlattım.Kendisi farkında değildir muhtemelen ama benim günümün güzel devam etmesinde, hala İstanbul'da yaşıyor olmaktan dolayı bugünlük mutlu olmamda etkisi büyüktür.Benim için günün olayı budur!
Kendisine burdan selam ederim...

Edit : Sonradan unutmamak için şu komik konuşmamızı da ekliyorum : 
Eşime hastanenin otoparkında elimdeki simit poşetini gösterip "Simit aldım ve sanırım hayatımdaki en kibar simitçiyle tanıştım!" dediğimde, eşim "Hayırdır Hülya Avşar simitçiliğe mi başlamış?" diye sordu. Anlam veremeyip soru soran bakışlarla "Hülya Avşar çok mu kibarmış?" dedim :) "Sen en güzel simitçiyle tanıştım demedin mi?" dedi eşim bu kez! Söylenecek söz mü? :) "Demek Hülya Avşar'ı güzel buluyorsun haa?" dedim hemen tabi ki...Sağır duymaz uydurur, muhabbet nerelere gitti :) Sanırım epey komik bir aileyiz biz :)


22 yorum:

  1. Canım ne güzel anlatmışsın.En kısa zamanda o simitçiyi bulup simit alacağım ve senin hikayeni anlatacağım:)Bir mutluluk bin mutluluk,bana da bulaştırdı amca:)Boralika'yı ve seni çok öptüm:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canım benim :) Evet kesinlikle ne güzel ki mutluluk bulaşıcı!
      Ben de yakışıklı oğluşunu ve seni çok öpüyorum Tuba'cım :) Selamlar...

      Sil
  2. Simitçinin tavrına konuşma tarzına bayıldım.Dediğin gibi işini hakkıyla,güleryüzle yapan insan sayısı malesef çok az.Ne iş yaprsan yap güleryüz,tatlı dil olmayınca gerisi boş.Sen anlatırken benim gözümde gayet sevimli bir amca canlandı.tonton simitçi amca...:))Bu arada Hülya Avşar ne kibar nede güzel .hıhhhh:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Nermin'cim, çok tonton bir amcaydı :)
      Haklısın Hülya Avşar ünü arttıkça şımaran, şaşıran ve güzelliğini kendi elleriyle yok eden bir kadın oldu malesef :(
      Kesinlikle kibar değil, tam tersi!
      :)

      Sil
  3. Derya'cığım keyifle okudum... geçmiş olsun önce... Bora'ya da öpücükler... :) simitçinin nezaketine bayıldım... Bence Komik aile değil de tatlı ailesiniz... Allah mutluluğunuzu daim etsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Dilek'ciğim.Bora da sizi öper :)
      Amin, cümlemizin diyelim :)

      Sil
  4. Sokak simitini çok severim..Her çarşıya inişimde muhakkak alırım..Bizim burda da bahsettiğin tarza simit satan amcalar var...Onları bu şekilde gördükçe insanın daha çok simit alası geliyor ve memleketimde hala güzel insanlar var dedirttiriyor..Hülya Avşar olayına gelince,sağır duymaz uydurur modları her eşte var anlaşılan..Bizde de benzer olaylar çok yaşanır:) Bunlarda komik güzel anılar olarak hafızamızda kalır..Sevgiler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sokak simidinin yerini başka hiçbirşey tutmuyor evet, hele bir de yanında güzel bir peynir ve iyi demlenmiş çay varsa...
      Hülya Avşar'ı da bu gece epey bir andık :)
      Çok teşekkürler, sevgiler, selamlar...

      Sil
  5. şimdiii yazıdan anladım ki Sevil Hanım bizim bizim de doktorumuz olan Sevil Hanım :) üstelik bizde bu sabah Sevil Hanım'a gelecektik ama randevu bulamadık, sonra kendisiyle telefonda görüşüp pazartesi sabah gelmeye karar verdik.Bak gördün mü orada olsak tanışacaktık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba canımmm :) Demek Sevil Hanım bizim ortak doktorumuz! Hiç şaşırmadım, sizle o kadar ortak yönümüz var ki...Ama çok sevindim. Bu arada Emre'ciğime çok geçmiş olsun, inşallah en kısa zamanda toparlar. Sevil Hanım'la biz zatürreler,bronşiolitler bile atlattık Allah bir daha göstermesin, kimseye göstermesin :(
      Bir dahaki rutin kontrolümüzde tanışırız belki ;)

      Sil
  6. O kadar güzel anlatıyorsun ki sanırım siz gerçekten epey komik ve çok güzel bir ailesiniz. Özellile Bora favorim :)) Canım benim nezle mi olmuş? Kısacık sürer biter inşallah. Simit deyince ben de Çanakkale'de iskele civarındaki simitçileri hatırlıyorum nedense, akşam üzeri okul çıkışı bile sııcacık simitler satarlardı, simitçilerle pek anım olmamış ama simitlerle unutulmaz anlar yaşadığımı hatırlıyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Ayser'ciğim.Evet nezle olmuş biraz, korkuyoruz ilerler diye..Çünkü daha 36 günlükken çok ağır bir zatürre atlatmıştık :( Çanakkale simitçilerini de merak ettim, bir daha gitmek kısmet olursa denerim ben de :)

      Sil
  7. Derya'mmm Derya'm keyifle okudum:)) Güldürdün beni yine!
    Ben kısa bişey sorucam mahsuru yoksa :p
    En çok Tarık Akan kısmını merak ettim ben....hem de çok fena! Biraz açar mısınz sevgili Derya kuzusu hanım???!!! :))))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol canm Burcim, Burcilikaaaam :)
      Tarık Akan benim çocukluk aşkım ve kendisi de Bakırköy'de takıldığı için onu görme ihtimalinden dolayı ve sahibi olduğu Taş Koleji'nde okuma veya Bora'yı okutma hayalimden dolayı o konuya değindim ;)
      Aman Mehmet duymasın hehehehheh :)

      Sil
  8. :):) yazamıyorum anladın sen onu.optim sizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anladım Sema'cım hep ajan hep ajan :):) Şaka bir yana özledik seni...
      Öpüldünüz kocaman!

      Sil
  9. Gecmis olsun bora kuzusuna :)Ne güzel anlatmissin simitleri benimde favorim mesela su an esım Uyansada simit alsa diye kendisine sırın gözükme zamanı tabi önce ipek hanımı uyutmam gerek:))) Sevgiler....

    YanıtlaSil
  10. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  11. Sağol Göksu'cuğum, geçer inşallah... Teşekkür ederim, sevindim beğenmene :)
    Hadi bakalım afiyet olsun size o zaman canlar :)İpek'e de kocaman öpücükler!

    YanıtlaSil
  12. AAA Taş Okulun sahibi Tarık Akan mıymış?, Ben de niye bu veliler kendilerini paralıyorlar diyordum bu okula vermek için çocuklarını:)))
    Sizlerle muayene her seferinde çok renkli geçiyor:)))
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sevil hanım bize de bekleriz emreylehayat.blogspot.com :))

      Sil
    2. Evet Sevil Hanım sahibi Tarık Akan :) Siz o kitleyi biliyorsunuz o zaman, çocuklarını oraya yazdırmak isteyen veliler kitlesini ;)
      Sizi görmek bizi de mutlu ediyor ve hayatımızı renklendiriyor, iyi ki varsınız!
      Sevgiler, saygılar bizden de...

      Sil

Yorumlarınızı çok seviyorum :)